Önceden almış olduğum uçak biletime rağmen çok defa gidip gitmeme arası kararsız kaldığım italyaya son dört gün kala gitmeye karar verdim ve nerdeyse hiçbir şey planlamamış, otel bulmamış durumdaydım ve inanın Milano'daki otelimi ayarladım ve onun dışında herşeyi akışına bıraktım ve herşeyin çok yolunda gittiği tatilim çok nadirdir (: Venedik ve Floransaya gideceğimi bilen arkadaşlarım bana ordaki arkadaşlarının evini ayarladılar. Como Lake' e yakın yaşayan bir arkadaşım vardı. Tek konu Roma'da kalacak yeri ve ulaşımları ayarlamaktı ki, çok basit detaylar olduğu için onlarıda hep vakti gelince yaptım. Benim genel olarak seyahat ederken şanssızlığım yağmuruda yanımda götürmektir. Haziran ayının sonunda italyaya gitmiş olmama rağmen, hangi şehre geçtiysem yağmur benimle geldi. Sanırım tek şanssızlığım buydu.
Italya Tarihi :
Italya, sadece Avrupa degil; dünya tarihi göz önüne alindiginda da oldukça renkli bir geçmise sahiptir. Tas Devri diye adlandirilan dönemlerden kalma bir çok izin bulundugu yarimada da; M.Ö. 8-7 binlerden kalma magara resimlerine rastlanmaktadir. Ilk belirgin kültür izleri, yarimadaya tam olarak nereden gelerek yerlestigi bilinmeyen Etrüksler’dendir.
Alpler’in Akdeniz’e hançer gibi saplanan bu uzantisindaki tarihi mirasi; baslangiçta küçük bir tarim toplumu olan Romalilar devralir. Zamanla büyüyerek, bati da Britanya topraklarina uzanan Roma Hakimiyeti; Akdeniz’i bir iç deniz yaptigi gibi, Dogu’nun zenginliklerini iç etmeyi de ihmal etmeyerek, Iran içlerine dek uzanir.
Yarim Ada merkezli bu gücün varisleri, ellerindki mirasin kadrini bilmeyerek, zaman zaman pompeo gibi zevk merkezlerinde, bazen politik çatismalarda, çogu zaman da dirayetsiz idarecilerce, ahlaki ve insani degerlerini yükseltmeye muktedir olamayacak pagan dinlerinin gölgesinde; Imparatorlugu, birdaha belini dogrultamayacak sekilde; ikiye bölerler. Ancak, gider ayak Hiristiyanlik gibi bir dini de iki büyük kutuba ayirmayi ihmal etmezler.
Dogu Roma hakimiyetini daha uzun süre sürdürdüysede günümüz Italya si merkezli Bati Roma; yaklasik bin bes yüz küsur yil daha birligini saglayamaz. Zaman zaman küçük devletcikler veya cumhuriyetlerce bazende; baska uluslarin hakimiyeti altinda yasayan Italyanlar, sahip olduklari kültür ve Sicilya ve Sardenya Emirliklerinde harmanlanmis Islam orjinli ilmi mirasa ayni nankörlügü yapmazlar. Nitekim, kita Avrupasi dini inanislarinda yobazligin tavanini yaparak bilime ve gelismeye set koyarken; Yarim Ada’nin kalbindeki Katolik diktaya ragmen, Galileo ve modern bilime azimsanmayacak katkilar yapan günümüz sayi sistemini, Araplar dan ögrenerek batiya tanitan Fibonacci gibi bilim insanlari bu cografyada yetismistir. Rönesans’in besigi Italya, Da Vinci, Dante, Botticelli gibi Bati Sanat ve Edebiyati’nin gelismesine öncülük etmis isimlerin anavatanidir.
Fransiz,Ispanyol, Avusturya hakimiyetlerinden sonra nihayet 1800 lü yillarin ortalarinda; bagimsizligini alan bazi devletcikler, Giuseppe Mazzini ve Giuseppe Garibaldi önderliginde birligi saglamislardir. Baslangiçta krallik olan yönetim; birinci Dünya Savasi sonundaki sömürge ve sosyal politika fiyaskolarinin ardindan Fasizm’e, adindan da Musollini’nin ikinci dünya savasi hezimetinden sonra Italya Cumhuriyeti’ne dönüsmüstür.
İpuçları :
* Sehirlerarası hızlı ve normal trenlerde fazlasıyla hırsızlık olayları olmaktadır. Bagajınıza dikkat etmenizde fayda var.
* Otellerin bazıları otelin kendisinden oda kiralamak istediğinizde Booking.com'dan daha fazla fiyat söyleyebiliyor. Böyle bir durumun önüne geçemezsiniz ama duruma hazırlıklı olsanız iyi olur. Mazaret olarakta Booking.com 'da hiç uygun oda gözükmemesini ama aslında müsait odaları olduğu için fiyatın yüksek olduğunu söyleyebiliyorlar.
* Duomo Katedralinin olduğu meydan çok kalabalık olduğu için hırsızlığın fazla olduğu bir yer. Dikkat etmenizde fayda var.
* Venedikte en populer aktivite gondola binmektir, ekonomik tatil yapanlar bu turun fiyatını yüksek bulabilir (80 euro) . Bunun için gondollara binilen yerde sizin gibi binmek isteyen ama fiyatı yüksek bulan birçok turist bulup, 6 kişilik olan bu turu başkalarıyla paylaşarak gerçekleştirebilirsiniz.
*Vatikana girerken kıyafetinize dikkat etmeniz gerekiyor. Kısacık sortlarla ve kolsuz tshirtlerde sizi içeri almayacakladır. Vatikana giderken uygun kıyafet giymeniz gerekmektedir.
MILANO
305 - 402 yillari arasinda Bati Imparatorlarinin himayesi altinda kalan Milano, Büyük Konstantin (Costantino)'in hiristiyanligi serbest biraktigini ilan ettigi sehirdir.
Milano, 16. ve 17. yüzyillari, Ispanyol ve Fransizlarin egemeligi altinda geçirmistir.
1797 Yilinda, Italya'nin Fransiz ordularina bagli birlikleri Milano'ya çiçek yagmuru altinda girerler. Böylece Milano, önce Cisalpine Cumhuriyetinin daha sonra da Italya Kralliginin baskenti olacaktir. 1805 yilinda Napolyon, sehrin demir tacini basina koyarak ''Tanri onu bana verdi. Ona dokunanin cani çiksin'' der.
Fransizlardan sonra Avusturya'nin egemenligine giren Milano, yarim yüzyildan fazla bir süre boyunca Avusturya-Macaristan Imparatorlugunun en önemli sehri olur.
19. Yüzyil boyunca Italya birliginin kurulmasi için ortaya çikan Risorgimento hareketinin merkezi olan Milano, sehrin çehresini çok derinden etkileyen faaliyetler ve inisiyatiflerin kayda deger yükselisi, bugün bilinen metropolün ortaya çikmasini saglamistir.
Milano'da Gezilecek Yerler
Duomo di Milano, 1386 yilinda Gian Galeazzo Visconti'nin emri ile baslatilan insasi, 15. ve 16. yüzyillarda Italyan, Fransiz ve Alman duvarci ustalarinin da el emegi ile tamamlanmistir. 1805-1809 yillari arasinda Napolyon'un emri ile yapilmis olan ön cephe'nin tasarimi, Fransiz mimar Nicolas de Bonaventure tarafindan gerçeklestirilmistir. Olaganüstü yükseklikteki 50 adet sütun tarafindan dört adet koridor olusturulmustur. Transeptler üç adet koridora sahiptir. Ispanyol II Philip'in hediyesi olan kripta'da 1584 yilinda ölen ve Milano'nun piskoposu olan San Carlo Borromeo'nun mezari bulunmaktadir. Bina, 135 adet sivri kule ve beyaz mermerden yapilmis incelik ve zerafet dolu heykeller ile süslemistir. Tepede, sivri kulelerin en yükseginde, Meryemana'nin som altındanheykeli bulunmaktadir. Bu heykel defalarca çalınmaya çalışılmıştır. Katedral dünyanin en büyük 4. Katedralidir.
Içeride fotograf çekmek isterseniz ayri bilr bileklik alarak içeri giriyorsunuz.(2 €). Katedralin tepesine çıkıp şehri izlemek istersenizde merdiven 7 €, asansör 12 €.
Katedralin hemen yanında tarihi
Galleria Vittorio Emanuele Alışveriş Merkezi bulunmaktadir. Normalde gittiğiniz ülkede alışveriş merkezimi gezeceğim derseniz, Milano'nun modanin merkezi ve buranında tarihi bir bina olması sanırım burayı görmenize değecektir.
Katedralin yakınındaki
Altın Dörtgen olarak adlandırılan
Via Montenapoloene, Via Della Spiga, Via Manzoni ve Via San't Andrea caddelerinin meydana getirdigi dörtgen içindeki bölgeyi gezmek gerekiyor. Burası modanin merkezi olan Milano'nun moda anlamında kalbi denebilir. Caddeleri gezerken mağazaları gezerken kesinlikle Milano neden bu ünvanı almış daha rahat anlayabilirsiniz.
Via Dante' nin sonu
Parco Sempione ile birleşmektedir. Bu park oldukça büyük ve şehir sakinlerinin piknik , spor yaptıkları bir yer. Bu parkın girişinde
Sforzesco Kalesi mevcuttur.
Sforzesco Kalesi Avrupa’da yer alan en büyük kalelerden biridir. 14. Yüzyilda inşaati başlayan bu kale 1450 yilinda Sforzesco tarafindan yenilenmistir. Kaleye giris ücretsiz, fakat kale içerisinde pek çok müze var ve bu müzelere giris ücretlidir.
Pinacoteca di Brera (Brera Sanat Galerisi), Italyan sanat tarihinin önemli eserlerini barindiran galeridir. Mutlak görülmesi gereken yerlerden biridir. Galeriye giriş 10 €. Ayrica Brera bölgesi şehrin en trend, biraz bohem bölgelerinden biri. 17. Yüzyildan Lombardia ve Kuzey Italya sanatçilarinin zengin
eserleri bulunan resim galerisinde Piero della Francesca, Signorelli, EI
Greco, Caravaggio, Rubens, Rembrandt, Van Dyck, Tiepolo, Canaletto ve
Guardi'nin çalışmalarının yani sira 15. - 16. yüzyil Lombardia Okulu
resimleride yer almaktadır.
Dünyanin en meshur opera binasi olan La Scala (Teatro alla Scala), 1776 - 1778 yillarinda Santa Maria della Scala Kilisesinin bulundugu yere insa edilmistir. Opera binasinin salonunda Rossini, Bellini, Donizetti, ve Verdi'nin heykelleri bulunmaktadir. Scala Müzesi, tiyatrosal hatiralara ev sahipligi etmektedir. Sergilenecek performansa göre uygun fiyata biletler yakalamak mümkün.
Santa Maria delle Grazie Kilisesi, Bramante tarafindan 1465 -
1490 yillari arasinda Dominican'lar için insa edilmis bir Rönesans
yapisidir. Geçmis zamanlarda Manastir yemekhanesi olarak kullanilan
kilisenin sol tarafinda,
Leonardo da Vinci tarafindan 1495 - 1497 yillarinda yapilmis dünyaca meshur ''L'Ultima Cena'' ya da 'Last Supper' olarak adlandirilan '
Son Yemek'
sahnesi bulunmaktadir. Bu fresk, degisik dönemlerde defalarca restore
edilmistir. Bu sahne, Isa'nin havarilerine "içinizden birisi bana ihanet
edecek" sözünü söyledigi andaki dramatik manayi tasvir etmektedir.
Eski Sanatlar Müzesi, Kaledeki müze, 14. yüzyil Barnabo Visconti mezari ve Michelangelo tarafinda yapilan Pietà Rondanini'nin yani sira çok güzel heykellere ev sahipligi yapmaktadir.
Sant'Ambrogio Bazilikasi , Bazilika ilk olarak, 4. yüzyilin sonlarinda Milano'ya piskopos olarak atanan, Alman soylularindan, San Ambrose tarafindan insa ettirilmistir. Bugünkü yapi ise, 11. - 12. yüzyillarda Lombardia Romaneski tarzinda insa edilmistir. Cripta'sinda Sant'Ambrose'dan geriye kalanlar muhfaza edilmektedir.
Poldi Pezzoli Müzesi, Eserler, harikulade bir sekilde dösenmis bir konakta sergilenmektedir.Antik silah ve zirhlar, iran halilari ve zengin bir Rönesans resim kolleksiyonuna ev sahipligi yapmaktadir.
VENEDIK
Venedik, barbar isgalcilerden kaçacak bir siginak bulmak amaci ile anakaradan Laguna'ya geçmeye zorlanan yerli halk tarafindan M.S. 811 yilinda kurulmustur.
15. Yüzyilda Venedik'in gücü doruk noktasindadir: 1416'da Türkler, gallipoli'de yenilgiye ugratilir ve Levant'da Mora, Kibris ve Girit adalari Venediklilerin eline geçer. Italya'da ise 1414 ve 1428 yillari arasinda Verona, Vicenza, Padova, Udine, ve sonra da Brescia ve Bergamo Venedik topraklarina katilir. Adriyatik Denizi, Korfu adasindan Po Irmagina kadar Venedik denizi olur.
Venedik'in gerileme dönemi, sanatsal gelisme dönemi ile çakisir. Istanbul'un Türkler tarafindan ele geçirilmesiyle gerileme dönemi baslar. Amerika'nin kesfi ticaret yolunun degismesine sebep olur. Venedik, 1500'de Kibrisi ele geçiren Türklerle bitmek bilmeyen bir savas mücadelesine girmek zorunda kalir ve 1571'de yapilan Lepanto deniz savasi, savas sirasinda önemli bir rol üstlenen Venedikliler sayesinde zaferle neticelenir. Fakat, 17. yüzyilda, Türklerin Giriti yirmi bes yil kusatmanin ardindan ele geçirmesi çöküsün kaniti olur.
Huzur Dolu Cumhuriyet - La Serenissima - 1797 yilinda son bulur. Isgalciler tekrar geldiginde ve Avusturya'ya karsi üstünlük gösteren Napolyon, bir zamanlarin güçlü deniz cumhuriyetini ele geçirdiginde, Onlar Meclisi anayasayi yok etmislerdir. 1866 yilinda sehir tekrar, yeni kurulmus olan Italya Kralligi'ninin eline geçer.
Venedik'te Gezilecek Yerler
San Marco (St. Mark) Meydani, Meydanin biraz ilerisinde ise 15. yüzyildan torre dell orologia saat kulesi yer almaktadir. Meydanin tam ortasinda ise heybeti ile göz kamastiran San Marco Bazilikasi bulunmaktadir. San Marco meydani aslinda manastir bahçesi olarak kullanilmak amaci ile yapilmistir ancak sonrasinda burasi bir çok festivallerin, protestolarin yapildigi bir alan haline gelmistir. Şuan meydanda olan güvercinler meydanın yerli halkı gibi olmuştur. Meydan, Büyük Kanal'a harikulade güzellikteki Piazzetta'dan açilmaktadir. Üzerinde San Marco'nun Aslani ve San Teodoro'nun heykelleri bulunan granit sütunlar, Constantinople (Istanbul)'dan getirilmistir.
San Marco (St. Mark) Bazilikasi, Cumhuriyetin devlet kilisesi olan Bazilika, oniki havariden birisi olan San Marco'nun kemiklerini muhafaza etmek amaci ile 1063 ve 1073 yillari arasinda, Avrupa ve Bizans karisimi bir tarzda insa edilmistir.
Yurt disina yapilan bir seferden dönüldügü zaman, elde edilen hazineler San Marco'da sanat eserine dönüstürülmüs, bu nedenle duvarlar, mermer ve degerli heykeller ile kalin bir tabaka ile kaplanmistir. Ön cephe, rengarenk mermer ve heykellerle donatilmis bes adet büyük giris kapisi ile delinmistir.
Orta giris kapisinin üzerine, Constantinople (Istanbul)'dan getirilen meshur dört adet bronz at heykeli yerlestirilmistir. 1797 yilinda Napolyon tarafindan Paris'e götürülen dört bronz at heykeli, Fransiz Imparatorlugunun sona ermesiyle yeniden Venedik'e geri getirilmiştir. Bazilikanin içerisindeki 12. Yüzyil taş döşemeleri oldukça süslüdür.
San Marco meydanında ihtişamıyla dikkat çeken diğer yapı ise,
Aziz Mark’in Çan Kulesidir (San Marco Çan Kulesi). 10. Yüzyilda inşa edilen kule, 1902 yilinda yıkılmış ve yeniden inşa edilmistir. Bu çan kulesi Venedik’te yer alan yapilar içerisinde en yüksek olanidir, 99 metredir. 5 adet çana mevcuttur. Kulenin tepesinden meydan ve şehir çok güzel gözükmektedir. Ayrıca bu çan kulesiyle ilgili birde rivayet var; J. W. Von Goethe 'nin bu çan kulesine çıkarak manzarayı izlediği söylenmektedir.
Canale Grande (Büyük Kanal), 15. yüzyilda Fransiz yazar Philippe
de Commine tarafindan 'dünyanin en güzel caddesi' olarak adlandirilan
Büyük Kanal, Venedik'in en güzel malikanelerine sahiptir ve bu malikanelerin çoğu venedikin zenginleridir. Su trafiginin saglandigi ana hattır. Kanalin derinligi 5 metre iken, uzunlugu 3800 metredir. Venedikliler için aslinda bir tür ulasim araci olan gondollar turistler içinse en eglenceli ve en romantik aktiviteye çevrilmistir burası.
Venedik sular altında bir şehir olduğu için birçok önemli köprüsü vardır.
Ponte di Rialto, zarif Rialto Köprüsü,
1588 - 1592 yillari arasinda, bir veya daha fazla kürekleri olan harp
gemilerinin altindan geçebilecegi yükseklikte insa edilmistir, mimarı Antonia da Ponte'dir.
Büyük Kanalin essiz manzarasina sahip, yan yana sirali sayisiz
magazalarin bulundugu ticaret semtinin merkezinde bulunmaktadir. San
Polo ve San Marco’yu birbirine baglar.
Venedikteki diğer önemli köprü
Ahlar Köprüsüdür. Köprünün hikayesi biraz ilginç ve üzücü, mahkumlar ceza evine götürülürken bu köprüden geçirilirmiş ve muhtemelen üstünün ve yanlarınn kapalı olmasının sebebide mahkumların kaçmaması içindir.
Diğer görülmesi gereken yerler :
- Doge (Düka) Sarayi, Venedik'in bir güç ve söhret sembolü olan saray, ayni zamanda hem Düka'nin ikamet yeri, hem de hükümetin bulundugu yer.
FLORANSA
MÖ 59 yilinda Jül Sezar ordusundan emekliye ayrilmis askerlere Arno Nehri vadisindeki bu verimli topraklari vererek Floransa'nin kurulmasina neden oldu. Kuruldugu zaman sehrin adi Florentia idi. Daha sonra M.S. 3. yüzyilda Roma Imparatoru Diokletian Floransa'yi Toskana vilayetinin baskenti yapti. Roma Imparatorlugu'nun yikilmasindan sonra kent Bizans ve Ostrogot istilalarina ugradi.
15. yüzyilin ilk yarisinda kent ünlü Medici ailesinin eline geçti. Medici ailesi bankacilik meslegi dolayisiyla zengin olmus nüfuzlu bir aileydi. Önceleri kenti perde arkasindan yönettiler. Ailenin ilk önemli üyesi olan Cosimo büyük bir saray (Palazzo Medici) insa ettirdi. Sonra yerine geçen oglu Piero ve torunu Lorenzo çok gösterisli binalar insa ettirmege ve dönemin mimar ve heykeltiraslarini maddi bakimdan desteklemeye devam ettiler. Lorenzo'nun 1469-1492 yillari arasindaki önderligi döneminde Floransa altin çagini yasadi. Lorenzo aralarinda Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Botticelli'nin de bulundugu sanatçilara verdigi destek ile Italya yarimadasinda Rönesans çaginin baslamasini sagladi. Lorenzo kendisine o kadar büyük bir sayginlik kazandirdi ki Lorenzo il Magnifico yani Muhtesem Lorenzo adiyla anilmaga basladi.
Lorenzo'nun ölümünden sonra oglu Piero ayni sayginligi kazanamadi. Girolamo Savonarola adinda muhafazakar bir papazin önderligi altinda ayaklanan halk Piero'yu basa geçmesinden iki yil sonra kentten sinir disi etti. Bu tarihten sonra kent bir süre Savonarola tarafindan yönetildi.
Papa'nin da Savonarola'yi aforoz etmesinin ardindan, 1537 yilinda Medici ailesi Floransa'da tekrar is basina geldi. Bu sefer kendilerini resmen Floransa Dükü ilan ederek Medici hanedanini kurdular. Daha sonra 1569 yilinda kendilerini Toskana Grandükü ilan ettiler. Medici ailesinin üyeleri 1737 yilina kadar araliksiz olarak Floransa'yi yönettiler. Bu tarihte Medici hanedani nesillerinin tükenmesi yüzünden sona erdi. Kent Avusturya Imparatorlugu' nun eline geçti. 1861 yilinda da yeni kurulmus olan Italya Kralligi' nin bir parçasi oldu. Floransa, 1865 yilinda Italya'nin baskenti oldu. 6 yil süren baskentlik Italya'nin Roma kentini ele geçirmesiyle son buldu. Bu tarihten sonra Roma, Italya'nin baskenti haline geldi.
Floransa'da Gezilecek Yerler :
Piazza del Duomo (Duomo Meydani), Katedral Meydani olarak bilinir. Floransada en çok ziyaret edilen meydandır çünkü
Santa Maria del Fiore Katedrali bu meydandadır.
Inşaati 1296 yilinda ünlü mimar Arnolfo di Cambio tarafindan baslatilmistir.Brunelleschi tarafindan yapilan harikulade Kubbe'nin insaati 1434 yilinda tamamlanmistir. 16. yüzyilin sonunda yikilan ön cepheye eski özelliklerini koruyan renkli mermerler kullanilarak yeni bir modern çehre kazandirilmistir. Kiliseye giriş ücretsizdir ancak kapıda zaman zaman uzun kuyruklar olabiliyor. Katedralin tepesine çıkabilirsiniz. Merdivenler fazla olduğu için oldukça yorucu olabilir ama yukarıdaki manzara biraz buna değiyor.
Katedral ile bütünleşik olan
Giotto campanile çan kulesi (il Campanile), ince ve uzundur. Giotto 1334 yilinda insaata baslar fakat 1336 yilinda ölmesiyle kule 14. yüzyilin sonlarinda tamamlanmıştır. Gotik döneme ait olmasina ragmen kulenin çok renkli mermerlerle yapilmis olmasi ona Klasik dönem özelligi vermektedir.
Battistero Di San Giovanni Vaftizhanesi, Del Duomo Meydanında yer alan bina
beyaz ve yesil mermer dekorasyonlar kullanilarak inşa edilmistir.
Kapilar dünyaca meşhurdur. Güney kapisi (1300) Andrea Pisano tarafindan
Gotik tarzda yapilmistir; Yukaridaki rölyeflerde San Giovanni Battista
(St. John the Baptist)'in hayati, asagi bölümde ise sekiz adet
hiristiyan fazileti resmedilmiştir. Lorenzo Ghiberti tarafindan yapilan Kuzey Kapisinda, Isa'nin hayatini anlatan sahneler bulunmaktadir. Dogu
Kapisi, Michelangelo tarafindan 'Cennetin Kapisi olacak kadar güzel'
olarak tanimlanmistir. Heykeltras Ghiberti, 'Eski Ahitten sahneler
olarak' adlandirmistir. Sanatçilar, kapilarda bulunan
madalyonlarin içerisine kendi portrelerini yapmislardir. Cennet Kapisi,
1966 yilinda meydana gelen sel feleketinden kötü bir sekilde etkilenerek
on adet panelden beşi kopmuş daha sonra tekrar orijinal yerlerine
yapistirilmistir.
Vaftizhanenin içi siyah ve beyaz mermerler
kullanilarak dekore edilmistir. Yer dösemelerinde ise oniki burç'un
sembolleri, kubbede ise 13 yüzyilin harikulade mozaikleri bulunmaktadir. Floransa’da yer alan tüm Katolikler burada vaftiz edilmiştir.
Piazza della Signoria (Meydani) , Palazzo Vecchio ve Loggia dei
Lanzi bölümlerinden olusan olaganüstü geçmisi ile Floransa'nin geçmiste
oldugu gibi bugün de politik sahnesi durumundadir. Burada bulunan
heykeller, meydani bir açik hava müzesi haline getirmistir. Solda, atin
üzerindeki büyük heykel, Giovanni da Bologna tarafindan yapilan Küçük
Cosimo (Medici)'ya aittir. Neptun (Poseidon) Çesmesi (1576) 'nin hemen
yanindaki bronz levhada rahip Savonarola'nin burada yakildigini işaret
etmektedir. Palazzo Vecchio'nun ön tarafinda sanli Marzocco, ya da
Floransa'nin Aslani, ünlü Judith ve Holophernes'in Donatello tarafindan
yapilan heykelleri ve Michelangelo tarafindan yapilan Davide ve Hecules
heykellerinin birer kopyası bulunmaktadir.
Palazzo Vecchio Sarayı, 1299 ve 1314
yillari arasinda Arnolfo di Cambio tarafindan insa edilmistir.
Sarayın hemen girişinde sağlı sollu iki büyük heykel yer
almaktadır. Bunlardan biri fiziksel gücün temsilcisi olarak kabul edilen
yarı tanrı hercules ve ve cacus heykelidir, diğeri ise
Michelangelo’nun Davud heykelidir. Sarayın pek çok kısmı ücretsiz gezilebilmektedir.
Ponte Vecchio (Eski Köprü), Floransa'nin simgesi gibidir. 14. Yüzyildan kalma bir köprüdür. Eskiden dericilerin olduğu magazalar, kokunun kötü olması sebebiyle I. Ferdinand tarafından yasaklanmış ve kuyumcu magazalarına dönüşmüştür. Bu köprü Pitti sarayi ile
Uffizi'yi birbirine baglamaktadir.
Uffizi Müzesi, Dünya'nin en önemli müzelerinden birisi olan Uffizi, zengin
resim, çizim ve baski kolleksiyonuna sahiptir: 14 yüzyil Cimabue, Giotto
ve Simone Martini çalismalarindan 15. yüzyilin seçkin sanatçilari olan
Botticelli, Della Francesca, Leonardo Da Vinci'nin eserleri ve Geç
Rönesans ressamlarindan Raffaello, Michelangelo, Correggio, vb.
sanatçilarin yapitlarina kadar bir çok meshur eser müzede
sergilenmektedir. Bunlar arasında en çok rağbet görenler
Michelangelo’nun “The Birth of Venus eseri,
Leonardo Da Vinci’nin Springtime eseridir.
Pitti Sarayi ve Galerisi , 15.
yüzyilin sonlarinda insa edilmis, dük ailelerinin yaşadığı bu heybetli saray 16. Yüzyılda medicilere satılmıştır. Kapıda iki kanat yer almaktadır, bu
kanatlar 18. Yüzyılda sonradan saraya eklenmiştir. Sarayda resimler, sanat
eserleri ve Kraliyet odalari için yapilmis duvar halilari bulunmaktadır.
Chiesa della Santa Croce (Kutsal Haç Kilisesi) , Santa Croce meydanında bulunan kilise, erken
Rönesans doneminde inşa edilmis olup arasinda Michelangelo, Dante, Ghiberti,
Machiavelli, Galileo, Rossini'ye de ait olan 274 adet ünlü sahsiyetlerin
mezarlarina ev sahipligi yapmaktadir. Bu basilica içinde gerçekten ciddi bir sanat barındırır. Kilisenin amacı Floransa için önemli olan kişilerin
mezarlarının yapıldığı bir yer olmasıdır. 1966 yılında gerçekleşen sel felaketi kiliseye çok zarar vermiştir. Sutunlarda bu selin izleri görülebilir.
Loggia dei Lanzi, Piazza della Signoria meydanında yer alan bina 14. Yüzyilin sonlarinda inşa edilmistir. Bugün, bir açik hava müzesi durumunda olan Loggia, önceleri toplanti yeri olarak kullanilirken daha sonralari Küçük Lanzi Cosimo muhafizlarinin odasi olarak kullanilmistir. Antik ve Rönesans heykellerin bulundugu Loggia'da sergilenen en önemli eser, Benvenuto Cellini tarafindan yapilan ''Perseus'un Medusa'nin basini kopardiktan sonra havaya kaldirmasi'' sahnesidir.
Galleria Accademia (Akademi Galerisi), Bu müze, original 'David' heykelinin yanisira Michelangelo'nun amatör ve profesyonel çalismalarina ev sahipligi yapmaktadir.
Diğer görülmeye değer diğer yerler
- Santa maria Novella bazilikası
- San lorenzo bazilikası
- Museo dell’opera del duomo müzesi
- Piazza della repubblica meydanı
- Piazzale michelangelo meydanı
- San miniato al monte bazilikası
- San marco müzesi
- Medici şapeli
- Bargello palace sarayı
- Santa maria del carmine
- Brancacci chapel
- Loggia del mercato nuovo çarşısı
- Santa felicita kilisesi
- Vasari Corridor
ROMA
Roma sehrinin tarihi Palatino tepesinde M.O. 8. yüzyilda köylülerin ve çobanlarin kurdugu ilk yerlesmelerle baslar. Buranin yerli halki da
dillerini Latinlerden almis, Jupiter, Mars ve Quirinus gibi Latin tanrilari için sehir merkezine tapinaklar insa etmislerdir. Roma kelimesinin anlami; belki “Nehrin Sehri” ya da “Ruma’nin sehri”dir. Ruma; Etrusk ailesine ait demektir. Monarsi döneminden sonra MO.509’da Cumhuriyet dönemine geçilir. Uzun suren cumhuriyet döneminde gerçek bir demokrasi Roma’ya hakim olmustur. Halkin elcileri mahkemeleri olusturan halk sinifi, toprak sahipleri ile halk arasinda bir esitlik ortami yaratilmistir. M.O. 4.yy’da Roma bütün Lazio bölgesini ve Italya’nin birçok bölgesini kontrol altina almisti. Bunlarin arasinda birçok italik toplum ve Etrusk medeniyeti de bulunmakta idi. Ayni zamanda Galliler ve Yunanlilar da silahlarini Romalilara teslim etmislerdi. M.O.270’de Roma bütün Italya’yi kontrol altinda tutuyordu. 201’de Roma Cumhuriyeti Kartaca savaslari ile bütün akdeniz’i ele geçirmisti. Roma’nin sinirlari böylece doguda Büyük Iskenderin kralligina kadar uzaniyordu. Batida ise Galler ve Ispanyol toplumlarini kendine bagliyordu. (Sezar Donemi)
Bu noktada Roma Cumhuriyetten Imparatorluga geçis dönemine girer. Imparatorluk ilk önceleri senato’dan gönüllü halk tarafindan kontrol edilen yargi organlari tarafindan yönetiliyordu. Ancak bu yönetim bir sure sonra yerini dikta ve askeri rejime birakmistir. Sinirlari çok genislemis olan Roma gücünü kaybetmektedir. Sehir, politik merkez olmaktan çikmis, Senato artik Roma’da yasamamaktadir. Barbarlarin isgallerinden sonra düsüs, doruk noktasina ulasmis, ancak sehir manevi gücünü asla kaybetmemistir. Bu bilinç onu dünyanin merkezi kilmakta idi.
Hiristiyanlik merkezi olmasiyla dünya’nin merkezi oldugu gerçegi pekismekteydi. 4.yy’in sonunda Bizans Imparator’lugunun baskenti Ravenna’da
kurulur. 6.yy’da Roma, Papa’nin sayesinde eski önemini tekrar kazanir. Bu yillar tarihi Franco Caralingo Imparator’lugu ile ayni yillara rastlayacak ve Imparator Carlo Magno, Roma’da kraliyet tacini takacaktir. Bundan sonra bütün diger Katolik imparatorlar Roma’da kutsanacaklardir. Sehir , 1144’de bagimsizligini ilan eder. Bu donemde Papa ve yerel güçler (feodal aileler) sehre hakim olmaya çalisirlar. Aralarinda çikan savaslar sonunda Papa 14.yy’da Avinione’ye tasinmakta ve sehir halk güçleri tarafindan yönetilmektedir. 1 yy. sonra olay tam tersine döner; Papa Roma’ya dönerek sehri kontrol altina alir. Bu dönem süphesiz sehir için önemli bir donemdir. Stato Ponificio’nun baskenti olan bu dönemde Roma’nin sanat ve kültür hayati yeniden canlanir.
Daha sonraki dönemlerde Roma politik olarak gücünü kaybetse de sanat, kültür ve ticaret alanlarinda gelismeye devam eder. Bu durum 18.yy. fransiz devrimine kadar devam eder. Daha sonra Papa gücünü yavas yavas kaybeder. Böylece, sehir halkin yönetimine geçer ve sonunda cumhuriyet kurulur.
Roma'da Gezilecek Yerler
Kolezyum (Colosseum ), Kolezyum MS 72 yilinda imparator vespasion tarafindan yaptirilan ve Roma’da bulunan en büyük amfi tiyatrodur. Ayrıcada amfi tiyatro olarak dünyanında en büyüğüdür.
Kolezyomun yapılma amacı, hayvan ve gladyatör dövüşleri ve hayvanlarla insanlarin dövüştürülmesini izlemek içindi. Bu dövüşlerde kaybeden mutlak öldürülür ve izleyiciler bu kanlı gösteriden çok keyf alırdı. Kazanan gladyatör ilan edilirdi ve gladyatörler halk arasında önemli olarak değerlendirilirdi.
Kolezyomdaki hayvan ile insanların dövüşmesi genel olarak suç işleyen ve idam cezasına çarptırılmış insanlara uygulanırdı. Hayvanların insanları parçalaması büyük çoşkularla izlenirdi.
Bu eğlence anlayışı hiristiyanligin gelmesiyle sona erdi.
Kolezyumun içine girdiğinizdede o dönemi hissedeceksiniz. O kadar insanın ölümüne tanıklık etmiş ama bir o kadarda destansı hikayelere sahip bu yer gerçekten görülmeye değer.
Arch of Constantine (Konstantin kemeri), Kolezyumun hemen yanıbaşında bulunan bu yapı 4. Yüzyilda dikilmiş Roma döneminden bir yapidir. Yapi ilk hiristyan imparator olan konstantinin zaferini kutlamak amaci ile yapilmistir. Kemerin ön tarafinda imparator Konstantinin halka para dagitirken ki halini temsil eden bir heykel bulunur.
Palatino Hill (Palatino Tepesi), Roma forumuna gittiginizde bu meşhur tepeyi de görürsünüz. Çünkü tepe roma forumunun tam 40 metre üzerinde yer alir. Yıkıntılarla dolu bu alan, eskiden eski imparatorlarin evlerinin bulundugu ve bir çok tapinagin yer aldigi bir alandir.
Roma Forumu, Antik Roma döneminde sehir merkezi olan bu yer, o dönemin ticaretinın ve adaletinın yürütüldügü yermiş. En önemli anitlar ve yapilar o dönem daima buraya insa edilirmis. Roma forumu içinde tapinaklar, binalar ve anitlar yer almaktadır.
Circus Maximus, Sezar tarafından yaptırılmış en büyük stadyumdur. Yapildigi ilk zamanlarda bazi eglencelerin düzenledigi ve tekerlekli arabalarin yariştirildigi bir mekan olarak kullanilirmıştır.
Iki kez yanan Circus Maximus tarihten bu zamana çok fazla zarar görmüştür. Gittiğinizde boş bir yeşil alan göreceksiniz.
Domus Area, Saray imparator Nero tarafindan yapilmistir. Esquiline Tepesi’nde yer almaktadir. Saray uzun bir süre halka açik bir sekilde hizmet vermistir. Ancak 2009 yilinda tavaninda çökmeler olusmaya baslayinca halka kapatilmistir.
Trojan’s Market, Burasi dünyanin en eski alisveris merkezidir.
Trojan’s Column (Trojanin Sütunu), Dönemin Roma imparatoru olan Trajan kazandigi savasi anmak adina bu sütunu yaptirmistir. Sütun zafer sütünu olarak anilmaktadir.
Arch of Titus, Roma forumunun güneydogu tarafinda yer alan bir taktir. Tak imparator Dominitian tarafindan yapilmistir. Yapilma amaci da imparatorun ölen kardesinin kazandigi zaferleri anmaktır.
Piazzo Navona Meydanı, Roma'da çok fazla ilgi çekici meydan bulunmaktadir. Bunlardan biride Navona'dir. Meydan eski bir stadyum görünümünde inşa edilmistir. Romalilar döneminde bu meydan 30.000 kisilik bir stadyum olarak kullanilmaktaymis.Navona meydaninda dikkatinizi ilk çekecek şey, Mimar Gian Lorenzo Berni'ninin
Dört Nehir Çesmesi 'dir. Francesko Borromini ve Pietro Da Cortana’nin da eserleri bu meydanda yer almaktadir. Meydan ayrıca kahve içmek, birşey yemek için çok hoş bir ortama sahiptir.
Pantheon, Navona meydaninda bulunan bu yapının üst kısmında latince harflerle yazilmis bir yazi görülmketedir. Bu yazi Marcus Agrippa’ya ithaf edilmistir. Panteonun tepesindeki deligin hikayesi ile ilgili çok farklı söylemler bulunmaktadır. Şeytanlarin bu delikten çıktiklari inanışının yanısıra tanrilarinin gökyüzünde oturduklari inanışıda başka bir hikayedir. Bu inanıla göre tanrilari ile aralarindaki iletisimin daha iyi olacagina inaniyorlarmis.
Castel Sant Angelo Kalesi, Imparator Hadrian için Roma da yapilmis bir kale, birçok idamlara ve mahkumlara ev sahipliği yapmıştır ve bu sebepten hüzünlü bir havası vardır. Kale uzun yıllar hapishane olarak kullanılmıştır. Son derece küçük, havasiz ve nemli hücrelerde mahkumlar açliktan, susuzluktan ve hastaliktan kisa sürede ölürlermis.Fatih Sultan Mehmetin oglu olan Cem Sultan da bu kalede hapis yatan mahkumlar arasindadir. Kalenin içinda vatikana giden gizli de bir yol bulunmaktadir.
Trevi Çeşmesi (Aşk Çeşmesi), Barok tarzi olan bu çeşmenin hikayesi, kral askerleri ile tam susuzluktan ölmek üzereyken şuan bulundugu
noktada olan bu çesme belirir karsilarinda ve çesmedeki suyu içerek
askerler ölmekten kurtulur.
Çesmenin üzerinde bulunan temel figür deniz tanrisi olan Neptündür. Neptünün iki yaninda ise iki adet Triton vardir. Çesmenin ilk katındaki kız figürü ise su kemerine adi verilen bakireyi temsil eder. Figürlerin arasina baktiginizda Poseidonun bir arabayi sürekenki halini de görülmektedir.
Trevi çesmesine sağ elle sol omuz üzerinden atılan paranın anlamı ise, Roma'ya tekrar gelebilmeyi simgelemektedir. Bu paralar her aksam toplanıp hayır kurumlarına bağışlanmaktadır.
İspanyol Merdivenleri, Francesco de Sanctis tarafindan 1725 yilinda açilan ve Trinita dei Monti Kilisesine çikan merdivenlerdir. Turistlerin ilgi gösterdiği bu merdivenlerin hemen karşısında Barcaccia çesmesi yer almaktadır.
II Vittoriano Emanuele Anıtı , Piazza Venezziada meydanında bulunmaktadır ve Italya’nin ilk krali olan Victor Emmanuel tarafindan Italya’nin birleşmesi anisina yapilmistir. Anıtta yer alan iki çesme Adriyatik kiyisinda yer alan Lion of San Marco ve Tyrrhenian kiyilarini temsil etmektedir. At üzerinde yer alan heybetli heykel ise Vittorio Emanuele’nin heykelidir. Ayni zamanda birinci dünya savasi asker mezarligini da içermektedir. Yüksekligi 70 metre olan Altare della Patria’nin genisligi ise 135 metredir.
Piazza Del Popolo Meydanı, Piazza del Popolo Roma’nin en büyük meydanidir. Şehrin kuzey girişinde bulunan bu meydanda yeni yil kutlamalari ve konserler yapilir. Santa Maria In Monte Santo kilisesi ve Santa Maria Dei Miracoli kilisesi de bu meydandadır.
Piazza Venezia Meydanı, Antik Roma ile Vatikan arasında bir meydandır. Emanuele Anıtı bu meydandaır.
Galeria Borghese,Galeri içinde heykel oyma ve sanatsal resimler yer almaktadir. Bellini, Raphael, Corregio, Messina gibi önemli isimlerin eserleri bu galeride sergilenmektedir.
Compo Del Fiori, Fiori Italyancada çiçek demektir. Meydan adini Pompeonun aşik oldugu kadin olan Fiori 'den almıştır. Çiçeklerle süslenmis bu güzel meydan gündüzleri sayisiz ve sinirsiz meyvelerin sergilendigi bir pazar yeriyken, akşamları barlarin ve restaurantlarin rekli ışıklarında başka bir havaya bürünür.
Campo Dei Fiori meydaninin hemen ortasında yer alan heykel , Giordano Bruno’a aittir. Bu filozof dünyanın güneş etrafında döndüğünü söylediği için heykelinin olduğu yerde diri diri yakılmıştır.
Santa Maria Maggiore, Gerek mermer agirlikli isçiligi ile gerekse o muhtesem çan kulesi ile ihtişamlı bir bazilikadır. Bu bazilikanın yapımı söylentiye göre , dönemin papasi Liberio'nun rüyasinda Meryem anayi görmesi ve Meryem ana üzerine karlar yagarken bazilikanın inşa edilmesi için papaya burayi yer olarak göstermesidir. Bu sebepten bazilika Meryem anaya adanmistir.
St. John Lateran Bazilikası, Constantin tarafindan yaptirilmis ve papaya bagişlanmistir. Bazilikanin içerisinde birbirinden değerli mozaikler ve heykeller yer almaktadir.
San Pietro Bazilikası, 60.000 kişinin ibadet edebileceği dünyanın en büyük kilisesidir. Aziz Peter için inşa edilmiştir. Kubbe kısmı Michelangelo tarafından planlanmıştır, Giacomo tarafından tamamlanmıştır. Kubbeye çıkmak, şehri kubbeden görmek için uzun bir kuyruk beklemek gerekmektedir. 320 basamak çıkmanın kolay olmadığını düşünenler asansörleri kullanmaktadır. Merdivenleri kullanmak ile asansörü kullanmanin ücreti arasında çok fark olmadığı için asansörde uzun kuyruklar oluşmaktadır.
San Pietro Meydanı, meydan elips şeklindedir ve Vatikan için çok önemli bir meydandır. Papa burada halka seslenir.
Vatikan Müzeleri ve Bahçesi, Müzede yıllarca Papalar tarafından toplanan değerli resimler, heykeller ve haritalar bulunmaktadır. Müze oldukça büyük ve 31 bölümden oluştuğu için geniş bir zaman diliminde gezilmelidir. 31 bölüm arasında en önemlileri Raphael’in Odaları, Michelangelonun Sistine Şapeli ve Etrüsk müzesidir.Vatikan bahçelerinide bu arada gezebilirsiniz.
Sistine Chapel , Sistine Şapel' ini bu kadar önemli yapan şey Michelangelo'nun tüm eserleri yapmış olmasıdır. Şapelin içindeki herşey Michelangelo tarafından yapılmıştır. Buradaki en önemli eser ise '
Adem'in Yaratılışı ' dır.
COMO GÖLÜ
Como Gölü, İsviçrenin Alp Dağları’nın eteğinde olan bir göldür. Zenginler tarafından tercih edilen ve Bellagio, Menaggio, Tremezzo, Varenna gibi kasabalarındaki evlerin ünlüler tarafından satın alındığı bölgedir. Burada en çok konuşulan George Coloney'in evidir.
Como Gölüne gidipte yapmadan dönmeniz gereken Star Wars ve Casino Royale filmlerininde çekildiği
Villa del Balbianello 'dir. Villa del Balbianello’nun mimarisi ve bahçesi büyüleyici bir görüntüye sahiptir. Villa, 18’inci yüzyılda küçük bir manastır olarak kurulmuş. Sonra birkaç defa el değiştirince, ana yapısı genişlemiş ve bahçesi bugünkü halini almış. Son sahibi bir gezginmiş, dünyayı dolaşmış hatta Everest’e bile çıkmıştır. Villayı dünyanın her yanından derlediği 17 ve 18’inci yüzyıldan kalma antikalarla ve sanat eserleriyle süslemiş. Öldükten sonra da villayı tarihi eserleri koruyan bir vakfa bırakmış, vakıf da burayı halkın ziyaretine açmış. Villaya Lenno kasabasındaki iskeleden dolmuş usulü çalışan motorlarla ve karşı kıyıdaki Bellagio kasabasından da yine motorlarla yaklaşık 5 Euro ödeyerek ulaşılabilirsiniz. Bu villaya giriş kişi başı 11 Euro ama kesinlikle değer.