Mandalay , Bagan , Inle Lake , Yangon
Myanmar benim yıllardır hayalim olan bir ülke idi ve ülkeye adım atar atmaz ne kadar heyecanlandığımı ve mutlu olduğumu anlatamam.
Myanmar ülkeyi turistlere açalı çok olmadığı için henüz ülke el değmemiş kategorisinde sayılır. Bunun elbette avantajları da var, dezavantajları da. Ama ben daha çok avantajlarına odaklandım ve muhtesem diyebilecegim bir kesif sureci gecirdim.
Myanmar'ın Tarihi:
Myanmar İçin Ipuçları :
* Her yerde cuntanın yolunuzu kesip tarihi sehre girdiğiniz için para istemesine alışın. Bence buna itiraz da etmeyin çünkü tarihi alan için bir gişe yapıp sizden para almak yerine bu şekilde para alıyorlar. Bir çok blogda ödemeyin denilmiş fakat lütfen gittiğiniz ülkeye saygılı olun ve nasıl başka ülkelerde ödüyorsanız burda da ödeyin.
* Internet ülkeye geleli 2 yıl olduğu için inanılmaz yavaş, bazen internetin sadece sinyal olarak gözüktüğünü ama çalışmadığını düşüneceksiniz. Bir resim yüklemek için dakikalarca bekleyebilirsiniz.
* Farklı ülke telefon hatları ülkede çalışır durumda
* En iyi ulaşım şekli motorsiklet kiralamanız. Bisiklette kiralayabilirsiniz fakat oldukça yorucu olabiliyor
* Guest House (GH) lar tek kişi için 10-15 dolar civarinda. GH lar için beklentinizi yüksek tutmayın. Çoğu zaman banyo/tuvalet paylaşımlı odalar da kalabilirsiniz. Yolda karşılaştığınız insanlardan öneriler alın, çok işe yarıyor.
* Garson çağırma öpücük atar şeklinde. Sakın ola yemek yediğiniz yerde yerli halk garson çağırırken size öpücük attı sanıp, tuhaf modlara girmeyin. Ben girdim ordan biliyorum (:
* Hemen hemen tüm erkekler betel çiğniyor ve bunu da alanen yere tükürüyorlar. Buna hazırlıklı olun.
* Döviz her yerde bozdurabilirsiniz fakat 100 dolar verip 50 dolar bozduracaksanız, 100 doları bozabiliyorlar ve para üstü verilmiyor. Bu sebepten bozuk para bol bulundurun yanınızda. (5,10,20,50 dolar şeklinde)
* Sinek, Sivrisinek ve karıncaya dikkat diyeceğim ama önlem alsanız bile onlar galip gelecektir diye düşünüyorum (:
* Ülkede Tren otobüsten daha yavaş. Trenle yolculukta bunu düşünerek planınızı yapın.
* Gece yolculuğunu otobüs ile yapacaksanız mutlak kontağa bağlı otobüslerle seyahat edeceksiniz demektir ve bu otobüsler morg gibi. Otobüste battaniye veriliyor ama battaniyeyle bile kemikleriniz donacak. Bunun için önleminizi alıp gidin.
* Myanmar turiste yeni yeni alismaya basladiği için, çekik gözlü olmamanızdan dolayı birçok insan sizinle fotoğraf çektirmek isteyecek. Ben hiçbirini geri çevirmedim ama çevirenleri avrupalıları gördüm.
* Eğer erkekseniz, monklar açısından çok sanşlısınız. Zaten çekik gözlü olmadığınız için sizinle fotoğraf çektirmek isteyen halk, konu monklara gelince aynı davranışı sergiyecekler. Bir erkek olarak istediğiniz gibi monklarla sohbet edip, dilediğinizce fotoğraflarını çekebilirsiniz. Ama bir bayansanız dini inançlarına göre monklar sizden hep kaçacak.
* Hırsızlık çok deniyor ama ben hiç karşılaşmadım, hatta çantamı bir köşede unutup fotograf çekmeye daldığımda halk hep kendisi uyardı ve çantamı bana getirdiler ama siz gene de dikkat edin tabi.
* Vize konusuna gelince, internetten işlemlerinizi yaptırıyorsunuz ve ertesi gün vizeniz onaylanıyor. Vize ön bilgide çıkış bileti ve kalacak yer bilgisi sunmanız gerektiği söyleniyor ama ne kalacak yer bilgime baktılar nede ülkeyi terkettiğim günün uçak biletine. Aslında bu sebepten seyahatimi fix planned yaptığıma üzüldüm çünkü dönüş biletim olmasa farklı yerleri görmeye de gidebilirdim.
* Bayanlar omuz ve bacaklarını kapamak zorunda, bu yüzden askılı tshirt giyinmeyin ve longy denen seylerden alıp bacaklarınızı kapatın. Tüm tapınaklara girerken ayakkabınızı çıkarmayı unutmayın.
* Myanmarda tüm GH larda kahvaltı dahildir.
* Myanmarlılar yüzlerini ve vucudlarını güneşten korumak için bir agac özü gibi bir krem kullanıyorlar. Ben şahsen denedim, bu krem cildi bebek cildi kadarda yumusak yapıyor. Bu sebepten çokca hediye olarak bu kremlerden aldım.
Myanmar'da Gezilecek Yerler :
MANDALAY
Mandalay benim Myanmar'daki ilk duragimdi. Genelde tercih Yangon oluyor, çünkü Yangon'a daha fazla uçuş ve opsiyon var. Ben Mandalay'den başlamak istedim ve çoğunlukla benimle ters yönde seyahat edenlerle tanışıp onlardan bir çok bilgi edindim bir sonraki gidiş noktam için ama tabi bu seçimi bunun için yapmamıştım. İçimden benim Mandalay'den başlamam gerekiyor dedim ve hemen açıp oraya bilet aldım (:
Bir çoğuna göre seçme bir seçim ama benim içimden öyle geçti..
Mandalay için bana göre 4 gün ayarmanız iyi olur. Aslında 5 gün derdim ama bir çok insanın günübirlik gittiği şehir çok olduğunu düşünürsek 4 gün ideal. Tabi hızlandırılmış bir şekilde 3 günde kalabilirsiniz ama şehri çok anlarmısınız bilemiyeceğim, yani ben pek şehre dolayamadım gibi hissettim çünkü Mandalay'i çok beğendim.
Mandalay kesinlikle güneyden kuzeye doğru çıkanlar için çok sade ve geri kalmış geliyor ama ben sanırım biraz da o halini sevdim.
Mandalay'de en zorlandığım şey kalacak yer bulmaktı. Şehir merkezi neresi pek anlayamadim. Şehir merkezi diye indirdikleri yerde çok fazla GH yoktu ve bulduklarım da oldukça rahatsızdı. O rahatsızlar arasında en rahat olanını seçmem biraz zamanımı aldı. Oda pekte kalıncak gibi değildi ama uyumak için ehhh dayanabilirim diye düşünüp 15 Dolara odayı tuttum. Açıkcası konaklama konusunda en pahalı Mandalay. Nedenini bilmiyorum ama belki az turistik diye fiyatlar böyle olabilir.
Şehre indiğimde hava 42 dereceydi ve sıcaklığı hiç dert etmeden ben kendime motorsiklet taxi kiralayıp hemen şehri keşfe başladım.
Anlaştığım adam beni ilk gün
Kuthodaw Paya'ya götürdü.
Kuthodaw Paya, World's largest book diye geçiyor. Bunun sebebi de 729 tane küçük pagoda (tapınak) içinde 1458 tane sayfa olması. Beyaz taşlar şeklinde olan bu tapınaklar zaten oyle sıralanmışlar ki, sizi o sıralanması bile büyüleyecektir diye düşünüyorum. 729 tane küçük tapınağın hepsini göremiyorsunuz tabi, bir kısmı kapalı alanda. Bu tapınakların içinde Myanmarlı Budacıların geleneksel ilkelerini içeren metinle yer almaktadır yani her biri monklar için bir öğreti anlamına gelmektedir. 730. tapınak ise ortadaki sarı renkli olandır ve burası ibadet için kullanılmakta.
Ben buraya gerçekten aşık oldum desem yeridir. Saatlerce kaldım ve ayrılırken tekrar geleceğim diyerek ayrıldım ve nitekim ki ikinci günümde tekrardan buraya geldim.
Kuthodaw'dan sonra hemen yanındaki diğer tapınak olan Shwenandaw Monastery uğradım.
Shwenandaw Monastery, Kral Thibaw Min tarafından 1880'de babası için yaptırdığı bir tapınaktır. Tapınağı özel yapan şey, klasik burma mimarisine sahip olmasıdır. Yapı olarak Mandalay Royal Palace'in mimarisine sahiptir ve bu yüzden de özel bir binadır çünkü palace artık eski palace değil, yeniden yapılmıştır. * Buraya girişte size 5 turistik bölge için geçerli olan bir bilet satacaklar ve onu almak zorundasınız. Ben o 5 turistik bölgenin 4'ünü görebildim o bilet ile ama hepsini tamamlamak için nerdeyse şehir dışına çıkmak zorundasınız ve malesef bu biletide bu yer için almak zorundasınız.
Shwenandaw'dan sonra beni gezdiren adam bir tapınağın önüne getirdi ve Go Go dedi. Ehh hadi burayı da göreyim hiç ilginç gözükmemesine rağmen diye merdivenleri çıkmaya başladım ve bitmeyen merdivenlerden anladım ki ben aslında Mandalay tepesine çıkıyorum (: Çıkmaya devam..
Mandalay Hill, 1729 basamaktan sonra ulaştığınız bir yer. Yükseliği 240 metre. Çıkmaya değer mi ? Kesinlikle !! Ben yolda bir amerikalı çiftle ve 2 monkla tanışıp konuşa konuşa çıktım. Eeee monk senle konuşmuş diyeceksiniz!! Açıkcası konuşmalarının tek sebebi çok gençtiler (gençlerin daha az uyduğu kural var) yanımızda amerikali amca vardı ve bu delikanlı monklar ingilizce için pratik yapmaya çalışıyorlardı. Sanırım tek şansı burdan yakalamıştık (: Tepeye vardığımızda cunta hemen para istiyor tabi, mecbur çıkarıp verdim. Tepeden manzara muhteşem, ömürlük. Herkes gün batımını bekliyor.. Saatlerce zaman geçirdim bu tepede. Kesinlikle ya gün doğumunda yada gün batımında gelin buraya..
Tepeye çıkarken birçok tapınak göreceksiniz. Her birinin bir anlamı var ama sizi en çok manzara büyüleyecek.
İlk günü night markette bitiriyorum. Halk bana tuhaf tuhaf bakıyor ama aralarına karışıp pekte tad alamadığım tuhaf bir yemek yiyip ilk günü kapattım.
İkinci gün için planım Mingun idi ve low seasonda 9:30'da bir tekne varmış sadece ve onu yakalama plani içindeyim.
Her zaman ki gibi sabah 6:30 da kalkıp, toparlanıp, kahvaltımı edip, kendimi sokaklara attım. Yürüyerek Mingun'a gidecek tekneyi bulma hedefindeyim ve bu sayede de şehri daha çok keşfetmeyi hedefliyorum.
Halka karışmak iyi bir fikirdi sanırım, ben eğlenceli vakit geçiriyorum ama onlar şaşkın çünkü etrafta sanki çok turist yok gibi (:
Mingun teknesinin oldugu yeri bulup biletimi aldım ve orda tanıştığım fransız kızla yanyana oturup sohbet ede ede Mınguna yola çıktık. 45 dakika sonra Mingun'a vardık. Sonradan bir hintli bize katıldı ve Mingun'u üçümüz gezmeye başladık.
Mingun; 1800 yılında yapımına başlanmış, Kral Badavpaya'nin ölümü üzerine yarım kalmış ve tamamlanamamis bir tapinaktir. Tapinagin yapimi için, 20 yilda boyunca 20 bin kişi çalışmıştır. Eğer tamamlanabilseydi dünyanın en büyük tapınağı olacağı söylenmekte. Bu bölgede ayrıca Mingun Bell (Mingun Çanı) da bulunmakta. Eğer tapınak tamamlanabilseydi, bu çan bu tapınağa takılacaktı. Bu sebepten tapınağın yanına konulmuş oldukça büyük bir çandır. Bu çan 100 ton ağırlığındadır.
Öğlen vakti Mandalay'e tekrar dönüp, bir fransız, bir türk, bir hintli organize olup tekrardan Kuthodaw'a gittik ve sonraki hedefimiz tabiki gün batımında güzeller güzeli U Bein Bridge !! Bu köprüyü nasıl heyecanla beklediğimi anlatamam. Herkese daha ilk dakikadan ikinci kezde geleceğimi söyledim çünkü ruhen bu köprüyle aramda sanki duygusal bir bağ varmış gibi hissediyorum (:
U Bein Bridge; Mandalay'den 11 Km uzaklıkta Amarapura bölgesinde olan bu köprü 1850 yılında inşa edilmiş ve 1.2 km uzunluğunda. Tik ağacından yapılmış dünyanın en uzun ve en eski köprüsü de burası. Köprü uzun, yürüyen binlerce insan var. Biz bir noktada inip, biralarımızı alıp manzarayı ve muhteşem gün batımını izledik. Benim için inanilmaz keyfli bir andı. Sanırım hafızama kazına ve asla unutmayacağım nadir anlardan biri.
Buraya giden lokal otobüsler varmış ama gün batımında önce döndükleri için bisiklet yada motorsikleti tercih edin derim. Zaten sadece 11 Km, bisikletle 40 dk, motorsikletle 15 dk sürecektir.
Üçüncü gün için hedefim Sagaing Hill, Mandalay Palace ve yeniden U Bein Bridge. Aksam için meshur
Zegyo Markete gitmek gibi bir niyetim vardi ama sonradan alisveris yapmayacağımı düşünerek vazgeçtim.Alışveriş düşünceniz varsa bu markete mutlak ugrayın.
Sabah erken saatte hintli arkadaşın telefonuyla uyandım, araba kiralayıp gezmek istediğini söyledi ve bende itiraz etmedim.
Arabayla yolumuzu ilk Mandalay Palace çeviriyoruz.
Mandalay Palace, Mindon Min'in de kaldığı, 1945'de bombalardan zarar gördüğü için yıkılıp benzerinin yapıldığı bir saraydır. Kopya olduğu içinde sanki bana ruhu yokmuş gibi geldi ama gene içinde uzunca süre zaman geçirip iceriyi incelemeye çalıştım.
Saraydan sonra yolumuzu Sagaing Tepesine çevirdik.
Sagaing Hill, Sagaing Köprüsünden muhtesem görünüyor. Sagaing Hill görünce evet Myanmar tapınaklar ülkesi olmalı diyorsunuz. Sagaing Hill, 1315-1365 yillari arasinda, küçük Sagaing Kralligina merkezlik yapmis bir bölgedir. Mandalay'den 21 km uzaklıkta. Tepede birçok tapınak arasından en eskisi ve önemlisi The Soon Oo Ponya Shin Pagoda'dır. Merdivenlerden yukarı çıktıkça sizi bambaşka güzel bir manzara karşılar. Kesinlikle görülmesi gereken tepelerden biri.
Sagaing tepesinden hemen sonra yolumuzu
Inn Wa diğer adı
Awa (Göl Ağzı anlamına geliyor) 'ya çevirdik. Inn Wa, Iravadi nehrini geçtiğinizde sizi karşılıyor. Inn Wa bölgesinde çok fazla tapınak var ve bunları kendi başınıza gezmeniz uzun zaman alacağı için nehrin hemen karşısında sizi bekleyen at arabalarına binip sizi o meşhur 5 tapınağa götürmesini istemeniz olacaktır. Bu 5 tapınaktan bazıları gerçekten çok büyüleyici : Mah, Mahar Aung Mye Bon San Monastery, Shwe Moke Htaw Monastary, Clock Tower benim aklımda kalanlar. Burası zaten küçük Bagan gibi bir yer. Inn Wa'yı görmüş olmaktan asla pişman olacağınızı sanmıyorum. Ben gerçekten çok sevdim burayı. Ve Mandalayde ki son yer ve nerdeyse aşık olduğum yer olan U Bein Bridge yolumuzu tekrar çevirdik. Burası benim için her geldiğimde daha güzel, daha özel oldu sanki.. Bu ikinci gelişimde de gene muhteşem huzurlu anlar geçirdim. Bir Golden Gate değil ama benim için ondan daha öte.
Ve Mandalay'de ki günlerimi bitirip ertesi gün muhteşemler diyarı Bagan'a yola çıktım.
BAGAN
Asyanın en güzel yanlarından biri, gideceğiniz şehre kalkan otobüse sizi otelinizden alıp götürmeleri. Sabah erken saatte beni Bagan otobüsüne götürdüler ve erkenden yola çıkmış oldum. Yolculuk 5 saat civarında sürüyor. Yolda otobüsünüzü cunta durdurup tarihi bölgeye girdiğiniz için ücret alacak, sakin benim gibi eşeklik edip ödememezlik etmeyin. Ben başta anlamadığım için itiraz ettim, adamlar bana güvenli gelmedi felan derken, seni otelinde bulacağız dediler ama malesef kalacağım yeri bazı tersliklerden dolayı değiştirmek zorunda kaldığım için sanırım bulamadılar :S Ama bence ödeyin o giriş ücretini, çünkü nasıl ayasofyaya girişe ücret alınıyorsa oda öyle bir ücret ve bence ödememek saygızılık oluyor çünkü inanılmaz büyüleyüci tarihi bir alana giriyorsunuz ve günlerce o alanda kalıyorsunuz. Ayrıca ödemeseniz bile cunta tarihi bölgede geziniyor ve mutemadiyen bilet soruyor. Mutlak yakalanacaksınız ve daha fazla ödemek durumunda kalabilirsiniz.
Neyse, ben ödemedim ve otobüsten Nyaung-U köyünde indim.
Otobüs dışında Mandalay'den Bagan'a nehir yolunu kullanarak 26 saat gibi bir sürede gelebilirsiniz fakat benim okuduğum her blogda soğuktan donmak üzere olduğu bahseden çok olduğu için ben bu opsiyonu pek düşünmüyordum ki, zaten low seasonda bu seferler yokmuş. Yani isabet oldu (:
Baganda 3 bölge var : Old Bagan (Tüm tapınaklar bu bölgede), New Bagan (Old Bagan'a oldukça yakın, nehir kıyısında ve sonradan yapılmış bir alan ve biraz zengin kesime hitap ediyor) ve Nyaung-U köyü. Bagan'da ekonomik bir konaklama için Old Bagan'a 11 km uzaklıkta olan Nyaung-U köyünü tercih etmeniz gerekecek. Aslında köy diyorum ama bence oldukça modern bir yer ve yemek için oldukça güzel yerler mevcut ama tabiki ben gene her zaman ki gibi halkın yediği yerlerden yedim.
Ilk gun hemen bisiklet / e-bike arasında kararsız kalıp bisiklet kiralayarak old bagana gittim. 11km, hemen hemen 40 dakikalık bir bisiklet pedellamaya denk geliyor. İlk günü kesife ayırmıştım. Malum old bagan nereleri nasıl görürüm, gün doğumu ve batımını nerden izlerim. Kaç tapınak görebilirim ve bunları görebilmem için en iyi optimum yol nedir gibi konuları netleştirmeye ayırdım ki gayet başarılı bir çalışma yaptım (:
Gun batimi ve doğumu için en ideal tapınaklar : Shwesandaw Pagoda (24 Aguston 2016 depreminde ciddi zarar gördüğü için kapatıldı diye duydum ama şansınızı deneyin çünkü en iyisi bu) , North Guni Temple ve Pyathadar Hpaya. Aslında çok daha fazla gün batımı ve doğumu için tapınak opsiyonları bulabilirsiniz ama o kadar kalmayı planlıyor musunuz bilmiyorum.
İlk gün Shwesandaw tapınağında gün batımı güzeldi. Ertesi gün gün doğumu için sabah 4:30 da uyandım ve yola düşüp 5:30 gibi gene Shwesandaw tapınağındaydım fakat kameram bozuldu ve zaten hava çok bulutlu olduğu için gün doğumunu kimse anlamadı ve ben bisikletime atlayıp köye dönüp makinamı yaptırmaya çalıştım ki SD kartı değiştirdimizde sorun düzeldi ve ben tekrar bisikletime atlayıp Old Bagan'a geri döndüm. Bu süreçte zaten 33 km yapmış oldum ve tüm gün Old Bagan'i bisikletle gezmeye çalışırkende bir o kadar yol kateddim sanırım. Bagan'da yaklaşık 2200 tapınak var ve bunlardan en önemli olan 12 adet tapınak gezdim ve bir ara ormanın içinde kayboldum :X Allahtan offline map kullandığım için pek paniklemedim ama bir ara dikenlerin arasından geçerken ciddi cizilmeler yaşadım. Size şiddetle tavsiyem E-Bike kiralayın ve sakın tarlalı gölgelere girmeyin, hep anayolu tercih edin. E-Bike ile düşen yada pili bittiği için yolda kalan kimseye rastlamadım ama benim gibi bisikletle yorulup, yığılan çok gördüm. Zaten e-bike ve bisiklet arasında çok fiyat farkı yok.
Akşam gene gün batımı için Shwesandaw çıktım ama gün batımı kötüydü gerçekten.
Aslında Bagan benim için oldukça özel bir yerdir. Sebebi ise, 2010 yılında asyaya geldiğimde Bagan için Myanmara gelmek istemiştim ama malesef ani durumlardan dolayı dönmek zorunda kalmıştım. O günden beri Bagan benim için bir hayaldi. Shwesandaw tapınağının üstünde bolca Bagan'i izledim durdum.
Aşkla baktığım bu şehir sanırım bu bisiklet yanlışından dolayı beni yordu ve ikinci günün akşamında Inle Lake'e gitme kararı alıp, hemen biletimi aldım.
Bence Bagan'da minimum 2 veya 3 gün kalmanızı tavsiye ederim. Kesinlikle sizin ruhunuzu çok besleyecek bir yer.
INLE LAKE
Bagandan Inle Lake'e otobus yolculugu 8 saat kadar sürüyor. Ben sabah 7 de bindim ve öğleden sonra 3 gibi Inle Lake'e yakın olan Nyaung Shwe köyüne vardım. Inle Lake'de konaklamak istiyorsanız çokta tavsiye etmem, çünkü fazla sivrisinek var ve ulaşım açısından sürekli tekneye ihtiyaç duyacaksınız ve belki de bu sebepten çoğunluk Nyaung Shwe köyünde kalmayı tercih ediyor. Burdan Inle Lake zaten tur tekneleri kalkıyor. Bu konuda dikkat edin, Shwe Inn Thein Paya turlara extra dahil ediliyor ve 20000 Kyat'a burası da dahil satılıyor turlar ama bazı konaklama yerleri burayı dahil etmeden bu fiyata turu satıyorlar. Şahsen bana da 20000 Kyata burası dahil olmayan turu sattılar ve güzel güzel konuşunca bu tapınağı da dahil ettiler.
Ben Nyaung Shwe köyünde Richland Motel'de 12 dolara kaldım ve odanin içinde banyo/wc vardı. Şiddetle burayı tavsiye ederim. Ayrıca çok sıcak kanlı çalışanları var.
İlk gün köyü dolandım biraz ve French Touch die elit bir mekan buldum. Orda ilk Myanmarlı arkadaşım Jasmine ile tanıştım. Bu mekana gitme sebebim elit olması değil, Myanmar'daki internet sorunuydu. Genelde elit mekanların internet hızları daha iyi olabiliyor die burayı tercih etmiştim ama benzer sorun onlarda da vardı.
İkinci gün için Inle Lake turu için erkenden yola çıktık. Çıktık derken tekne sürücüsü ve ben (: Turda sadece ben vardım. Hava kapalı ve yağmurlu olmasına rağmen göldeki hayat akışı insanı çok etkiliyor.
Tekneyi kullanan amca beni birçok el yapımı olan ve alişveriş yapılacak yerlere götürüyor. ( Atkı, gümüş, meyve-sebze pazarı, şemsiye,puro vb..) Ben açıkcası hiç şikayetçi olmadım çünkü birçok şeyin nasıl yapıldığını görmüş oldum ama birçok insan bu kadar çok şey görmekten şikayetçi olabiliyor ve böyle bir durumda sürücüyle anlaşıp, götürmemesini konusunda anlaşabiliyorlar.
Ben bunların dışında Shwe Inn Thein Paya ve Phaung Daw Oo Pagoda'da durdum ve Phaung Daw Oo Pagodada sanırım saatlerimi geçirdim çünkü burası oldukça aktif ve kalabalık bir tapınak. Inle Lake'in yaşamını gözlemlemek için muhteşem bir yerdi. Sonrasında yola devam edip, Inle Lake içinde başka başka köylere gittik. Sanırım en az 15 köyden geçmişizdir. Son olarak Nga Phe Kyaung Monastery uğradıktan sonra akşam 4 gibi dönüş yoluna düşüyoruz. Dönüş yolunda geleneksel balıkçıları görüp fotoğrafladıktan sonra ben çok mutlu bir halde Nyaung-Shwe köyüne döndüm.
Ertesi gün için planım Nyaung-Shwe köyünü dolaşmak ve
Vineyard görmek şeklinde planlamıştım ama uyandığımda Türkiye'de darbe olduğunu öğrendiğim için o gün zoraki Vineyard gidip saatlerce oturup sakinleşmekle günümü geçirdim.
Bir sonraki gün içinse köyü detaylıca gezip, halkla zaman geçirmeye çalıştım ve oldukça güzel bir gündü.
Ben Inle Lake'de 4 gün kaldım ve bence 3-4 gün yeterli bir süreç.
YANGON
Inle Lake'den Yangona gitmek için en iyi seçenek otobüs ile gece yolcuğu çünkü yol 12 saat sürüyor ve sabah 12 saatinizi yolda harcamak hiçte iyi bir fikir olmayabilir. Gece yolculunda dikkat etmeniz gereken sey ise, otobüsün buzluktan farksız oldugu :D Malesef öyle, kat kat giyinmenize ve otobuste size kalın bir battaniye verilmesine ragmen otobus buzluk gibi (: Dikkatli olun !!
Yolda kimle tanıştıysam Yangon'u hiç beğenmediklerini söylediler, bir türk dışında ve bende sanırım aynı fikirde olan ikinci türk oldum. Yangon bence muhteşem bir şehir. O kadar dolu bir şehir ki, yapacak şey bulabiliyorsunuz. En kötü ihtimalle boş boş sokaklarda dolaşın o bile eğlenceli. Tabi ki büyük şehir, tabi ki kaos var ama bir büyükşehirden beklenin üstünde şeyler sunabilir Yangon. Ben şehri çok beğendim.
Şehre iner inmez, şehir merkezindeki Sule Pagoda'nı hemen yakınında çok hoş bir GH (Okinawa) buldum. Bu GH buldugumda bile bu şehirde iyi vakit geçireceğimi hissetmiştim çünkü GH'lar merkeze uzak ve kötü. Şanslıydım yani (:
Ilk gun şehri 3 saatlik ring yapan trene binmek gibi bir planım vardı. Treni istasyonunu bulmak kolay ama hangi tren oldugunu bulmak inanın çok zordu. Herkes çok farklı bir peron gösteriyor ve kafanız allak bullak olabilir. Zaten kime sorsam bileti nerden alacağım diye hep bambaşka yerler gösterildi ve ben biletsiz öyle kalakaldım. Bir tren geldi, biri bu ring tren dedi ve bilet bile almadan binip oturdum.
Karşımda tatlı bir çift vardi, biraz onlarla sohbet ettim felan. Tren gidiyor tabi ve bu sırada benim gözlerde :D Gece çünkü soğuktan uyuyamamıştım. Ara ara uyanıyorum ve etrafı seyrediyorum ama gözler hep galip geliyor derken ben ciddi ciddi uyuyakalmışım. Sanırsınız ki 5 saat uyumuş gibi uyandım ama toplamda 45 dk felan uyumusum trende :D Gözümü bi açtım, ilk bindiğim yerdeyim. Trendekilere " Center " dedim " Yes " dediler. Kosarak indim yoksa bir 3 saat daha dolanacaktim. Aslında bir 3 saat daha dolanmamda sorun yok ama trene biletsiz bindim ve görevli tamam turistsin bu seferlik biletsiz olmana birşey demiyorum ama bir sonrakine biletini al dedi. Bende teşekkürlerimi ilettim tabi. Şimdi adam ile ikinci kez karşılaşıp, biletsiz ikinci tura dönüyorum demek ayıp olurdu (: Bir kez turlamak yeterli. Tren havaalanının oraya kadar gidip sonra dönüyor. Trenden Yangon'un yaşamını daha iyi görebiliyorsunuz. Birçok durakta birçok farklı insan ve telaşlar. Kesinlikle birkaç kez yapılabilir bir tren yolculuğu bu. Mutlak deneyin.
Ilk gün
Maha bandoola parkını ve hemen bu parkın önünden geçen Maha Bandoola yolu üzerindeki pazar yerini gezdim. İlk gün ne yiyeceğim konusunda biraz sıkıntı çektim açıkcası çünkü Maha Bandoola yolu üzerine kurulan pazarda pekte yemek tarzı şeyler yoktu. Var ama fastfood tarzı gibi.. Neyse sonunda aksamı hint yemegiyle kapadım. Ertesi gün Augn San için anma törenleri olduğunu duymuştum ve umarım törene katılma şansım olur demiştim. Dedim yaa Yangon'da şansım yaver gidiyordu ve ertesi gün Sule Pagoda'yı gördükten sonra Augn San için anma törenine katılacak bir üniversiteli grupla tanıştım ve onlara katıldım. Beni hiç yalnız birakmadılar ve tüm gün Augn San için anma töreni alanlarına gittik. Yağmur bardaktan boşalırcasına olmasına rağmen hiç engel tanımadan kahramanlarına minnet borçlarını yerine getirmek için tüm halk tören alanlarındaydı.
Augn San için iki farklı yerde anma törenleri yapıldı ve sonuncusu Anıtkabir gibi büyükçe yapılmış anıt mezardı. Bu son merasimden sonra herkes dağıldı fakat bu süreç 4 saat kadarlık bir zaman dilimiydi.
Bu törenlerden sonra çok tatlı üniversite grubuna veda edip, o muhteşem şaşasıyla dikkat çeken
Shwedagon Pagoda'ya yolumu çevirdim. Aung San'in ölüm yılı olması sebebiyle o gün tapınak ücretsizdi ve ama aşırı yağmurdan dolayı zemin çok kaygandi.
Shwedagon Pagoda'nin en önemli özelliği 99 metre uzunluguyla sehrin her yerinden goruluyor olması ve altın kaplama olması. Ayrıca 2600 yıl önce inşa edilen bu tapınağın kubbesinin ucu 5000 elmas,
2000 yakutla kaplı ve en uçta ise 76 karatlık bir elmas vardır. Burası Myanmar'daki budistler için haç yeri gibi bir yer.
Bu tapınakta da sanırım 1-2 saat kaldım. 1 saat sadece insanları, monkları, ibadet edenleri ve tapınağın mimarisini incelemeye ayırdım ve sonrasında ise etrafında 3-4 kez dolandım.
Akşam olmasına az zaman kalmışken tapınaktan ayrılmaya karar verdim ve kaygan merdivenlerden inerken aklımdan da umarım kaymam diye geçirirken 6 basamak merdivende omuriliğimi çarpa çarpa düştüm :X Anında polis geldi, beni hızlıca polikoliğe kaldırdılar. Doktor hızlıca geldi ve beni muayene etti. Kırık-çıkık olduğunu düşünmüyorum ama X-Ray'e alalım dedi. Bende kendimi iyi hissedince gerek yok dedim. Tüm iletişim bilgilerimi ve nerde kaldığıma dair bilgilerimi aldılar ve kaldığın yeri arayıp iyi olup olmadığına dair bilgi alacağız dediler. Açıkcası bu kadar sistematik ve hizlı mudahale karşısında çok şaşkındım.
Sırtımı ve arada kolumu tuta tuta
Kandawgyi Lake yolumu çevirdim. Bu park çok büyük gerçekten. Güneşli bir günde giderseniz, piknik yapabilir, tüm günü burda geçirebilirsiniz.
Ertesi günde benzer yerleri gezdim. Aksama doğru Yangon River'a yürüdüm ve gün batımını burada izleyip son günümü de bu şekilde tamamladım.
Myanmar kalbimde derin hisler bıraktı. Ayrılmak gerçekten zordu ve aklım, kalbim Myanmar'da kalaraktan Laos için yola çıktım.