Masai Mara ve Nairobi
MASAI MARA NATIONAL PARK
Bize gerçek yaşamı hatırlatan 12 günlük Tanzanya maceramızdan sonra karayoluyla Kenya'ya giderken, modern bir şehre gidiyor olmanın tedirginliği vardı.
Tanzanya'da kapıldığımız bu duygu yüzünden bizi çok seven Leonard'dan Kenya'da safari için öneri almıştık. Yolda giderkende kesin kararımızı verip, iner inmez Masai Mara'ya gitme kararı aldık. Biliyorduk ki, modern şeylere henüz hazır değiliz ve doğada olmamız lazım. Bu sebepten 5 saatlık yolculuk sonrası Leonard'in önerdiği kişiler bizi buldu ve safari için pazarlığa girdik. Tanzanyada low season iken Kenya'da high season çünkü büyük göç Masai Mara'da oluyor bu dönemde.
Çok ilginç bir şekilde Nairobi daha ilk dakikalarda bizi çok boğduğu için o günden Masai Mara'ya yola çıkmaya karar verdik. Biraz saçma bir hareketti ama genede yaptık.
Birkaç farkli araba değişimiyle gece 21:30 'da Masai Mara'daki kampımıza vardık. Burası Tanzanya'daki gibi değil. Kamp alanı milli parkın içinde değil ve oldukça lüks, yani elektirik var, çadırlar oldukça büyük boyutlarda ve ev gibi yapmışlar, ayrıca duşta içinde. Yemeğide birileri pişiriyor ama görmüyorsunuz bile çünkü bir masa var, oraya biri yemeği birakıyor, aç isen gidip alıyorsun. Hiçbir temas yok. Bu durumlar bizi aşırı rahatsız ediyor. Grubumuzdaki insanları görüyoruz, ne kadar kötü şartlarda olduklarını konuşuyorlar, bizde onlara gülüyoruz (:
Ben gidip şöförümüzü buldum, Zek bize turu açıklıyor ve ben sinirleniyorum çünkü konuştuğumuz gün sayısında olmadığını öğreniyoruz. Yapacak birşey yok diyip gidip yatıyoruz ve biz bu çadırı hiç benimseyemiyoruz.
Sabah erken kalkıp Masai Mara'ya giriyoruz. Zek diğerleri için Big Five'i tamamlamaya çalışıyor ve hemen yanıbaşımızda gergedan beliriyor. Leopar dışında tüm hayvanları yeniden ve kurallar çiğnendiği için daha yakından görebiliyoruz. Göçün bitmiş olduğunu Zek biliyor ama genede bizi Mara nehrine götürüyor. İnsanin gözünün önüne National Geographic'te Mara nehrinden geçen antilopları yiyen timsah manzaraları beliriyor.
Masai Mara'da dikkatimi çeken diğer bir nokta ise, ölü hayvan cesetlerinin çok olmasıydı. Yakın zamanda avlanma olduğunu işaret eden bu durumlara ragmen biz hicbirine tanık olamadık.
Bu parkta Tanzanya'dakilere göre kuralları takip etme nerdeyse yok. Tanzanyada hiçbir şekilde yolun dışına çıkıp hayvanı görmek için yeni bir yol oluşturamazsınız ve doğaya hiçbirşey atamazsınız fakat Kenya'lılar gelir düzeyleri oldukça iyi olduğu için pek milli parklarına sahip çıkmıyorlar. Hayvan gördüklerinde yoldan çıkabiliyorlar ve doğaya atık attıklarına tanık olduk.
Akşam kampa dönüp elektrik ve grup arkadaşlarımız olduğu için geç saate kadar oturuyoruz. Geç saatte çadırımıza gidince hiçte hoş olmayan bir tabloyla karşılasıyoruz. Tüm çadırımızı karıncalar kaplamıştı ve inanilmaz vahşi ısırıkları vardı. Benim allerjim olduğu için kafayı sıyırdım ve kaçarken telefonumu düşürüp kırdım. Buda Masai Mara hatırası olarak kaldı (:
Herşeye rağmen Zek ve grup arkadaşlarımız çok keyfli insalardı.
Masai Mara'ya aşağıdaki göç durumuna göre gitmenizi tavsiye ederim.
NAIROBI
Şehre iner inmez büyük şehir karmaşası bizi boğuyor. Arkadaşımda bende aniden gergin insanlara dönüşüyoruz.
Merkezde bir otel bulup, cantaları atıyoruz ve merkezdeki sokaklara atıyoruz kendimizi.
City Hall Way sokağında tüm hediyelik eşyaları çok ucuza alabileceğiniz bir pazar yer alıyor. Hatta pazarın karşısında Türk Hava Yollarının ofisi var. Tüm hediyelik eşya alışverişinizi buradan alabilirsiniz. Tanzanya'dan bile çok ucuz olduğunu söyleyebilirim.
Koinange St üzerinde Nairobi City Market var. Burasıda birçok hediyelik eşyanın satıldığı yer fakat meyve,sebze,et ve balık ürünleride satılıyor. Oldukça büyük bir market fakat biz yorgun olduğumuz için içinde en fazla 10 dk kalabildik.
Buradan sonra yemek yemek icin Trattoria diye bir yere girdik fakat buranin zenginlerin ve Nairobide yaşayan beyazlarin geldiği en pahalı mekanlardan biri olduğunu içerdeki müşterilerden anliyoruz. Zaten onlarda üzerimizdeki günlerdir safari yapmaktan kokan kıyafetlerimize bakıp, bizi içeri alıp almamakta tereddüt ediyorlar ama girmiş oluyoruz. Kibarlik olsun diye bizi dışarda kimsenin göremeyeceği bir yere oturtuyorlar. Biz halimizden genede şikayetçi değiliz. Muhteşem bir pizza yiyoruz. Etraftakiler bizim kirimizi-pisimizi görmedende lokal bir bara gidiyoruz.
Simmers isminde bu barda çok eğleniyoruz. Canlı müzikteki grup çok kötü söylemesine rağmen çok güzel danslar olduğu için mekanda uzun süre kaldık. Çıktığımızdada yürüyerek otele gittik. Geç vakit olmasına rağmen tehlikeli birşeye tanık olmuyoruz.
Bizin Nairobi maceramız bu kadar kısa idi ama size görmenizi tavsiye edebileceğim yerler ;
*
Giraffe Center : Burada zürafalarla içiçe olabilir, elinizle zürafaları besleyebilirsiniz.
*
Ulusal Nairobi Müzesi : Kenya ve Doğu Afrika’nın kültür, tarih ve sanatına ait çok çeşitli zengin bir koleksiyona sahip. Ayrıca Kenya’da çıkarılan dinozor fosillerinin de bulunduğu doğa ile ilgili zenginliklerini de burada görme imkanı var.
*
Nairobi National Park : Şehrin Güney batısında girişi olan ve güneyinde kalan büyük bir milli park. Burada birçok hayvani görme şansı yakayalabilirsiniz.
* Karen Blixen Müzesi : Out Of Africa filminde hayatı anlatılan Karen Blixen'in evidir.
Serap Koc
Wednesday, 30 September 2015